Son zamanlarda “İnsan olan herkesin” derinden yaralanmasına sebep olan ve Türk Ceza Kanunumuzda “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen bir suç türü var; “Çocukların Cinsel istismarı”.
Türk Ceza Kanunumuzun 103.maddesinde düzenlenen cinsel istismar suçu, toplumsal algılarımızın ve vicdani kanaatlerimizin yeniden irdelenmesi ve değerlendirilmesini sağladı. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olan şu günlerde toplumun her kesiminin mutlak bir noktada buluşmasının sebebi “Çocuklarımız”dı. Peki biz bu suç türü hakkında neler biliyoruz? Ya da bildiğimiz noktalar bizim için yeterli mi? Adaletin işleyişine katkısı olan kamu görevlileri olmamız dışında anne, baba, abi, kardeş ya da sıradan bir vatandaş olarak bu tür suçları tanımanın ve yaptırımını bilmenin hepimizin görevi olduğunu düşünüyorum. Uzunca bir konu olmasına rağmen bu suçu “genel hatlarıyla” tanımamız gerektiğini düşünmekteyim.
1-“Çocuk” ve “cinsel istismar” kelimelerinin kanunlarımızdaki karşılığı nedir?
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunumuzda çocuk, “Daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişi” olarak belirtilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu(TCK) 103/a maddesinde cinsel istismar ise “On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen ve diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar” olarak tanımlanmıştır.
2- Cinsel istismar suçuyla korunmak istenen hukuksal yarar nedir?
Buradaki asıl amaç, çocuğun erken yaşta cinsel deneyimlerden uzak tutulması, ruhsal ve bedensel yönden gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlamasının sağlanmasıdır.
3- Cinsel istismar suçunda fail kimdir?
Cinsiyet ayrımı fark etmeksizin herkes bu suçun faili olabilir. Fail ile mağdur aynı cinsiyetten olabileceği gibi farklı cinsiyetten de olabilir. Fail, fiil ehliyetine sahip çocukta olabilir.
4- Cinsel istismar suçunda mağdur kimdir?
Suçun mağduru erkek ya da kız çocuğu olabilir. Burada cinsiyet farkının bir önemi yoktur. Eğer ki çocuk “evlenme” veya “mahkeme kararı” ile ergin kılınsa bile 18 yaşından küçük ise bu suçun mağduru olabilir.
5-Çocuğun cinsel istismarı suçu ile reşit olmayanla cinsel ilişki suçu arasındaki fark nedir?
Burada ayırt edilmesi gereken çok önemli bir nokta var. Kanuna göre 0-15 yaş grubu içerisinde yer alan veya 15 yaşını tamamlamış olmakla birlikte “Fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış” çocuk istismarı suçunu oluşturmaktadır. Yazımızın en başında cinsel istismar suçunun 18 yaşından küçüklere işlenebileceğinden bahsetmiştik. 0-15 yaş arası çocuklarda her türlü cinsel davranış bu suçu oluşturuyorsa 15-18 yaş arası çocuklarda durum nasıl olacaktır? Bu durumu kanunumuz ayrıca düzenlemiş ve 15-18 yaş arası çocuklarda “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar” ibaresini kullanmıştır. Yani burada açık bir kapı bırakılmış çocuğun iradesi devreye sokulmuştur. Eğer ki 15-18 yaş arası bir çocukla cebir, tehdit,hile ve iradeyi etkilemeyen yani çocuğun rızası ile cinsel ilişkide bulunuluyorsa suçun vasfı değişir ve TCK 104. maddede düzenlenen “Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu” oluşur. Cebir, tehdit, hile ve iradeyi etkileyen bir şekilde suç işlenmiş ise çocuğun cinsel istismarı suçu sübut edecektir. Bu ayırım iki suç maddesi arasındaki en temel farktır. Bir diğer fark ise cinsel istismar suçu şikayete tabi değilken reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun şikayete tabi olmasıdır.
6-Cinsel istismar suçunun nitelikli halleri nelerdir?
Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
f) Vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda,
g) Cinsel istismarın, kanunun birinci fıkrasının (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde,
h) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde,
ı) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde olarak sıralanmıştır.
7- Cinsel istismar suçuna teşebbüs mümkün müdür?
Failin gerçekleştirmek istediği hareketlerin yarım kalması halinde teşebbüsten bahsedilebilir. Lakin bu durumun şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanması gerekmektedir.
Genel olarak toparlamak gerekirse, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar toplumumuzun sahip olduğu dini, milli ve insani değerler açısından hassas bir öneme sahiptir. Hele ki cinsel istismar suçunun asla kabul edilebilir bir yanı yoktur. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ruhsal ve bedensel bütünlüğünü korumak hem bizim hem de devletimizin borcudur. Kanunumuzdaki ceza oranları genel olarak yeterli olsa da alternatif cezalar muhakkak ki kanunlarımıza eklenmeli ve yeni yaptırımlar oluşturulmalıdır. Bu tür suçlarda teşdiden ceza tayini yoluna gidilmesi kamu vicdanı acısından büyük öneme haizdir.
Selametle….